Jung 75. yaşında (1950), The Bollingen Tower’ın (Bollingen Kalesi’nin) batı kısmına, Zürih Nehri’nin kıyı şeridine bir taş küp koydu ve 3 tarafına yazılar kazıdı.

Bir yüzüne kazılan yazı Rosarium Philosophorum’dan:

Rosarium alıntısı ve Jung’un ithafı

Latince:

Hic lapis exilis extat,

pretio quoque vilis,

spernitur a stultis,

amatur plus ab edoctis.


İngilizce:

Here stands the mean, uncomely stone,

‘Tis very cheap in price!

The more it is despised by fools,

The more loved by the wise


Türkçe:

İşte burada öylesine, dikkat çekmeyen bir taş,

Pahada çok hafif!

Ahmaklar tarafından daha az tenezzül edildikçe,

Bilgeler tarafından daha çok sevildi.

Devamında da şu yazıyor “75. doğum günü anısına, C. G. Jung 1950 yılında şükranla bunu yaptı ve buraya kurdu.”


Diğer bir yüzünde ise Telesphorus figürü (elinde fener bulunan kapüşonlu küçük bir insan figürü) bulunmakta. Aşağıda görüldüğü üzere Yunanca yazılarla çevrelenmiş:

Yunanca yazılarla birlikte 4 parçalı Mandala

«Ὁ Αἰὼν παῖς ἐστι παίζων, πεττεύων· παιδὸς ἡ βασιληίη» · Τελεσφόρος διελαύνων τοὺς σκοτεινοὺς τοῦ κόσμου τόπους, καὶ ὡς ἀστὴρ ἀναλάμπων ἐκ τοῦ βάθους, ὁδηγεῖ «παρ’ Ἠελίοιο πύλας καὶ δῆμον ὀνείρων».

Time is a child — playing like a child — playing a board game — the kingdom of the child. This is Telesphoros, who roams through the dark regions of this cosmos and glows like a star out of the depths. He points the way to the gates of the sun and to the land of dreams.

Zaman bir çocuktur — bir çocuk gibi oynuyor — bir masaüstü oyunu oynuyor — çocuğun krallığı. Bu Telesphoros, kozmosun karanlık bölgelerinde dolaşan ve derinliklerden bir yıldız gibi parlayandır. Güneşin kapılarının ve rüyalar ülkesinin yolunu işaret ediyor.

“Zaman bir çocuktur — bir çocuk gibi oynuyor — bir masaüstü oyunu oynuyor — çocuğun krallığı”. Bu fragman Heraklitos’tan bir alıntı.

“Güneşin kapılarının yolunu ve rüyalar ülkesine işaret ediyor.” Odysseia’dan bir alıntı. Hermes’e (Trimegistes) gönderme yapılıyor.

Aynı zamanda bu yüzdeki 4 parça mandala’nın da ayrı bir anlamı bulunmaktadır. Üst çeyrekte görünen mandala Satürn’e, alt çeyrekteki Mars’a, Sol çeyrek Sol-Jüpiter[eril]’e ve Sağ çeyrek de Luna-Venüs [dişi] ithaf edilmiştir.


Nehire doğru bakan yüzünde ise Latince yazıların oymaları bulunmakta. Jung’un da ifade ettiği şekliyle “aşağı yukarı hepsi Simya’dan alıntılar.” Bu yüzdeki alıntı, beni de en çok etkileyen ve bu taşın üstündekileri çevirmeme yol açan alıntı.

Latince Simya Alıntıları

I am an orphan, alone; nevertheless I am found everywhere. I am one, but opposed to myself. I am youth and old man at one and the same time. I have known neither father nor mother, because I have had to be fetched out of the deep like a fish, or fell like a white stone from heaven. In woods and mountains I roam, but I am hidden in the innermost soul of man. I am mortal for everyone, yet I am not touched by the cycle of aeons.

Ben bir yetimim, tek başına; yine de izim her yerde bulunur. Ben Bir’im, ama kendime karşıtım. Ben gençliğim ve aynı zamanda yaşlı adamım. Ne babayı ne de anneyi tanıdım çünkü bir balık gibi derinden çıkarılmam ya da cennetten beyaz bir taş gibi düşmem gerekiyordu. Ormanda ve dağlarda dolaşırım ama ben insanın en içteki ruhunda gizliyim. İnsanlara göre ölümlüyüm fakat Aeonların döngüsünden de azadeyim.

Cennetten düşen beyaz taş‘ı Hacer-ül Esved olarak yorumladım.

Semboller ve anlamları biraz daha detaylı olarak serimlenmeli. Bunu da ‘zaman’ içerisinde yapacağımı umut ediyorum.

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.